Öldür Uykumu
O renklerden de beşiktonoz bir bizkuşağı yapacağız çünkü vakitli vakitsiz
Uyandım ben çoktan,
Ama belli mi olur bana,
Sen yine de öldür uykumu
Tut çıkar geceden bizi.
Şapkadan
Lift Your Skinny Fists Like Antennas to Heaven
http://vimeo.com/2662600
Ayağa kalkın ve zayıf yumruklarınızı antenler gibi gökyüzüne kaldırın ! Çünkü hala yaşıyorsunuz.
Birçok Şey Birçok Şeyi Bölüyor
Yaseminleri kızıla çeviren bakır kızılı bir göğün altında
Ufku bölüyor belli belirsiz
Kalenin burcu nasıl güneşi bölüyorsa ikiye
İlk sessizliğini de açılan ilk dükkanın kepenkleri bölüyor sabahın
Kimsecikler var henüz o vakit,
Tek tük bir çok köşe başında
Ve yeşile çalan mavilikte bir tasarım denizde
Ayaklarla buluştuğu yere doğru,
Kıyıya ulaşmak için sırasını bekliyor dalgalar
Bir liman halbuki
Belki bir mendirek, belki bir iskele
Tahta bile olsa kafi !
Dalgaları bekleyen herhangi bir şey üzerinde izleyenleriyle
Deviriyorlar sabahı bir şekilde
Soğuk iklimlerin masabaşı çalışanları tavrıyla
Sabahı da saatler bölüyor,
Saatleri dakikalar
Hepsini bölüp geçen an bir de
Her biri bir kavrayış, anlayış
Çoğu zaman ifadesiz.
Bir Serinlik Gökyüzünde
Bir serinlik gökyüzünde belli belirsiz
Güvercinlerin gelişlerine sevinen
Kırmızıya dargın ve maviye hasret bir serinlik
Sonra uçaklardır pencereden görünenler
Mavilerin içinde beyaz bulutlarla
Uçaklar,
Uçaklar da maviye hasret sonra
İçindekiler ne kadar hasretse beyaza
Ve bulutlar,
Bulutlar uzanmış yatıyorlar mavi çarşafa
Ki çarşaf da beyazdan daha sonsuz
Bir çoğu mağrur bulutların, bir çoğu sessiz
Meraklı iki çift göz bekliyorlar öylece
Güvercinden olmayan
Yolculuklar Severim
İlk gözgöze gelişimizle başlayan zamanda
Uzun ve senli düşünceler olan yolculuklar
Sonra yalnız bu mu ?
Avuçlarımda avuçların
Dudaklarımda öpüşlerini de bir o kadar
Hatırlarım elini ilk tutuşumu
Ve sonra ellerin ellerimde beklemelerimizi Kadıköy Vapurunu
Gözlerinde nefes alıp verişlerim
Omuzlarında sayısız dokunuş
En son bir Eylül gecesi olduğunu yazarım küçük bir boşluğa
Belli belirsiz
Eylül'ü ne çok sevdiğimi hatırlayarak.
Anladım
BÜYÜK ANADOLU YÜRÜYÜŞÜ
Biz, Anadolu insanları Nisan 2011’de köylerimiz, kasabalarımız ve şehirlerimizden çıkarak Ankara’ya yürümeye karar verdik.
Çünkü binlerce yıldır insan uygarlığının beşiği olan Anadolu, bugün eşi görülmemiş bir yıkımla karşı karşıya.Ancak dünya, bu büyük yıkımın farkında değil.
Son on yıl içinde tüm sularımız enerji şirketlerinin eline geçti. Üzerlerine binlerce HES ve baraj kuruluyor. Dağlarımız maden şirketleri tarafından parsellendi, delik deşik ediliyor. Yaşamımız, nükleer ve termik santrallerle tehlike altında. Feryadımızı duyan yok. Binlerce yıldır ekip biçtiğimiz tohumlar, yok olmaya başladı. Ormanlarımız, parça parça kesiliyor.
Bu yıkım sonucunda, tüm insanlığın ortak mirası, dünyanın en eski yerleşim yerleri sular altında kalıyor. Sayısız hayvan ve bitki türünün nesli tükeniyor.
İnsanımız, doğduğu bereketli topraklarda artık doyamıyor. Köyünü, ata toprağını terk ediyor. Binlerce insan şehirlere göç ediyor ve kadim Anadolu kültürleri birer birer yok oluyor. Hızla kalabalıklaşan şehirlerimizde yaşamak her geçen gün daha da zorlaşıyor, maddi ve manevi bedeli artıyor.
Yalnızca bir avuç insanın menfaatini gözeten bu düzen, doğayı, insanları ve kültürümüzü hiçe sayarak Anadolu’nun dört bir yanını işgal etmeye devam ediyor.
Bu toprakları yönetenler, bu yıkıma karşı çıkanların çığlığına kulak tıkıyor ve yıkımı daha da çoğaltıyor. Anlıyoruz ki, onların gözünde artık köklerimizin hiçbir değeri yok.
Bu nedenle biz, Anadolu insanları, Anadolu’yu yaşatmak için kendi halk irademizi kullanmaya karar verdik. Birleşiyoruz!
Biliyoruz ki, her şeyimizi kaybettiğimizde, çalışıp yeniden ayağa kalkabiliriz. Ancak doğamızı kaybettiğimizde asla!
Vicdan sahibi herkesle buluşarak yedi ayrı koldan, 40 gün 40 gece Anadolu’yu arşınlıyoruz ve nehirler gibi akarak Ankara’ya yürüyoruz. Geçmişe olan saygımız ve çocuklarımızın geleceği için, doğanın hakları ve yaşam hakkımız için yürüyoruz.
Suyumuzu, doğamızı, köklerimizi ve Anadolu’yu geri alana kadar, dönmüyoruz.
Hiçbir dil, din, ırk ve siyasi görüş ayrımı gözetmeden, tüm Anadolu insanlarını ve dünya insanlığını bu yürüyüşe katılmaya davet ediyoruz.