Cumartesi

Saat 13:42
Penceremden dışarı astım güneşi
Beyaz bir bulutun ucunda masmavi bir boşlukta sallansın diye
Uzak ülkelere doğru yol alırken
Yarın yine gelecek ne de olsa
Ama başka acılar ve tatlar olacak döndüğünde
Başka suratlar, başka aşklar tanıyacak ağırlığınca

Acılar ve suratlardan kaldırdım kafamı
Bugün ne diye sordum masamın başında
"Bugün cumartesi!" diye seslendi, dünyanın öbür ucundaki
Bir bulut üstünden geçerken
Cumartesi Akdenizdir bana göre
Kime sorsan mahallede, aynı şeyi söyler hemen hepsi
İktidarın düşmeyeceğinden daha çok inanırlar önümüzdeki seçimlerde

Saat 13:42 den biraz sonra
Huş ağaçlarının arasında, mersin yaprakları çiğnerken buldum kendimi
Bir çok kadın geçti kapımın önünden
Bir çok da erkek muhtemelen, ya da birlikte
Bir ağaca çıktım, bir tepeye tırmandım Boğaziçi'nden
Kayan çakıllar ayaklarımın altında
Bir çocuk sevdim, bir de soğuk bira
Ağustos İstanbul'unun panzehiri

Emekçiler ve memurlar fethetti şehri birdenbire
Haftaiçleri görünmez kahramanlar,
Gözleri ve kimlikleri olmayanlar
                          Gazete ve televizyonlara da hiç çıkamayacaklar
                          Nasıl çıksınlar,
Zincirlerinden haftanın bir günü kurtulanlar

Orduların geçişinden sonra ayaklarım devam etti adımlamaya
Aklım bir başka Anadolu'da
                         Arı kuşları, kırlangıçlar, budağ tarlaları ve ikindi sofraları kralların yolunda
Köşeyi dönünce, bizim mahalle, bizim sokak
Yaz akşamlarının tanıdık sesi
Balkon ve pencerelerden,
                        Dışarıya konuşan çatallar ve kaşıkların tabak ve masaya teması
                        Çın çın çın, şın şın şın!
Akşamüstleri! Hemen eleverirler bizim mahalleyi
Bir bira daha hava kararmadan
Sırasıyla bir kahve, gülümseme, duvar saati, vapur sireni uzaktan, martının sesi
                         Ki bir kitapcıdır Bakırköy'de ve denizin habercisi

Saat 21:46
Cumartesi,
Sabaha kadar özgürlük,
Masabaşında ve kapı arkasında bir mutluluk
Nerede bulsam dört mevsim güneşli.